Friday, October 28, 2022

Sms Onay

Sms Onay Nedir? Mobil Onay Uygun Fiyat Öncelikle bu hizmet sizleri istenmeyen ve kurtulamadığınız o baş belası SMS bildirimlerinden çekip alıyor. Mobil onay adıyla da bilinen bu hizmet, kayıt oluşturduğunuz ya da kaydınızın bulunduğu Google, Discord, Yemek Sepeti, TikTok, Trendyol, Whatsapp, Telegram gibi platform ve şirketlerin sizden istediği SMS onay kodu ile doğrulama işlemlerinde numaranızı paylaşmak zorunda bırakmıyor. Kişisel numaralarınızı paylaştığınız her platform sizleri SMS yağmuruna tutarak hayatınızdan bezdiriyor. SMS iptali gerçekleştirseniz dahi sonrasında yapacağınız bir doğrulama kodu ile otomatik olarak tekrar aktif hale gelebiliyor. Sosyal platformların veya şirketlerin mesaj kutularınızı işgal etmemesi için en güzel çözüm yolu olan SMS onay hizmeti için saniyeler içinde üyelik oluşturabilir ve tek kullanımlık sanal numaranızı oluşturarak işlemlerinizi rahatlıkla yapabilirsiniz. Elbette bu hizmeti alırken de doğru firma tercihi yapmalısınız ve mobionay.com sizin isteğiniz için biçilmiş bir kaftandır. Mobil Onay Nasıl Kullanılır? Uygun Fiyatlarla Mobil Onay Basit ara yüzüyle ve modern tasarımlı panelimizle SMS onay kodunuzu tek bir tıklamayla alabilirsiniz. Facebook, İnstagram, YouTube, Whatsapp, TikTok, Twitter, Google gibi popüler sosyal platformların mesaj kutunuzu meşgul etmesini engellemek için gönül rahatlığı ile SMS onay hizmetimizi kullanabilirsiniz. Alanımızda ki tecrübenin arkasında göğsümüz kabarmış bir şekilde dimdik duruyoruz ve sizlere en iyi hizmeti kesinlikle temin ediyoruz. Onlarca firma arasında en güvenilir SMS onay hizmetini gelişmiş sistemimizle sizlere sunuyoruz. Kolay ödeme ve hızlı destek sistemi ile sorunlarınızı ve sorularınızı en kısa süre içinde çözüyoruz. Bu hizmeti kullanarak kişisel verilerinizi korumakla kalmıyor, aynı zamanda özel numaralarınızı ifşa etmeden işlemlerinizi en uygun ve cüzi fiyatlarla yapabilirsiniz. Gelişmiş altyapımız ile sunduğumuz mobil onay hizmetimizin ardında memnuniyetinizin verdiği tebessüm ile işimizi yapmaya ve her geçen gün geliştirmeye devam ediyoruz. Saniyeler içinde güvenilir SMS onay hizmetini nasıl kullanacağınızı adım adım anlatalım. Ücretsiz olarak kaydınızı oluşturun ve üyelik bilgileriniz ile girişinizi yapın. Hızlı ödeme sistemi ile online olarak bakiyenize yükleme yapın. Mobil onay işleminiz için istediğiniz bir hizmeti seçin. Ardından doğrulama için gelen kodu kullanarak işlemlerinizi tamamlayın. Mobil SMS Onay En Uygun Fiyatlara Türkiye Mobil Onay Piyasada ki en uygun fiyatlara mobionay.com aracılığı ile SMS onay hizmetinizi anında alabilirsiniz. Sunduğumuz sayısız seçeneklerle mobil onay işleminizi en hızlı şekilde tamamlayabilirsiniz. Bu sektörde ki tecrübemizi sizlerin hizmeti için kullanıyoruz. Tek kullanımlık sanal numaralar ile yukarıda ve aşağıda belirttiğimiz ve belirtmediğimiz birçok servisin doğrulamalarını yapabilirsiniz. Fiyat uygunluğumuzu daha iyi anlayabilmeniz için farklı ülkeler ile Türkiye fiyatlarını kıyaslayabilirsiniz. Biz Türkiye’de ki en iyi güvenilir SMS onay hizmeti veren firmasıyız. Gelişmiş sistemimiz ile yıllardır mobil onay hizmeti veriyoruz. SMS Onay Servisi Güvenilir En İyi SMS Onay Firması Örnek verecek olursak Facebook platformuna kayıt oluşturmak için kullanacağınız numaranın ortalama fiyatı 0.5₺’dir. Bu hizmetimiz sayesinde kişisel numaralarınızı sosyal medya platformlarına ya da doğrulama gerektiren şirketlere ifşa etmeyecek ve SMS işgalinden kurtulmuş olacaksınız. Sitemizi kullanarak mobil onay kodunuzu hızlı bir şekilde, saniyeler içerisinde alabilir ve gelişmiş alt yapımız ile sunduğumuz sayısız seçenekteki hizmetlerimizden faydalanabilirsiniz. Kuşku duymadan ve özgürce üyeliğinizi güvenli bir şekilde güvenli sms onay hizmeti için kullanabilirsiniz. Mobil Onay Servisi Uygun Fiyatlarla Verdiğimiz Hizmetler Google Twitter Facebook Whatsapp İnstagram Discord ICQ Tinder Amazon Paycell NTTGame Bigo Live Snapchat Papara Uber Yandex Apple Hopi Yemek Sepeti Getir Telegram Badoo Netflix Microsoft Mail.ru Steam Tosla VK Ok.ru Viber TikTok Paypal İninal Trendyol Yukarıda maddelediğimiz tüm platform ve şirketler için yıllardır hizmet vermekteyiz. Günümüzde bu sektöre olan ilgi arttığı gibi müşterilerimizin güvenini sarsan dolandırıcı ve kişisel bilgileri ifşa eden firmalar için dikkatli olmanızı öneriyoruz. Bu zamana kadar verdiğimiz hizmetlerin tamamı ile şeffaf ve güvenilir olduğunu gönül rahatlığı ile savunup sizlere sunuyoruz. mobionay.com olarak verdiğimiz mobil onay hizmetimizin güvenirliliği konusunda şüphe duymanızı istemiyoruz. İnsanları tuzağa düşürerek bilgi hırsızlığı yapan firmalara karşı dikkatli olmanızı ve firma seçimi yaparken hassas olmanızı tavsiye ediyoruz. Türkiye’de ki en uygun sms onay servisi olarak, hızlı destek sistemimiz ile yaşayacağınız en küçük sorunları hızlıca hallediyoruz. Kullanımınızı kolaylaştırmak adına geliştirdiğimiz basit ve işlevsel panelimizi her geçen gün geliştirmeye devam ediyoruz. mobionay.com Türkiye’nin En Uygun Fiyatlarla Sms Onay Hizmeti SMS Onay Hizmeti Fiyatları Nedir? Uygun Fiyatlarla Güvenilir Mobil Onay Servisi SMS onay ile doğrulama hizmeti için fiyatlar hemen hemen her sitede farklı fiyat aralıkları ile insanların hizmetine sunuluyor. Hizmet kalitesinin önemi gibi güvenirliliği de çok önemli bir ayrıntıdır. Hatta bu söylediklerimiz fiyatlardan daha mühimdir. Güven olmadığı müddetçe fiyatın ne kadar uygun olduğu pekte önemli değildir. Güvenilir SMS onay hizmetini sağladığımız sistemimizin sanal numara fiyatları da seçtiğiniz ülkelere göre ve taleplerinizin detaylarına göre değişiklik göstermektedir. Ücretsiz üyeliğinizi oluşturduktan sonra, sistemimiz üzerinden fiyat ve seçenekler gibi tüm detaylı bilgilere kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Türkiye’nin en uygun SMS onay hizmetini veriyoruz. Ayrıntılı tüm bilgi ve detaylardan saniyeler içinde üyelik oluşturarak faydalanabilirsiniz. Yukarıda anlattığımız adımları takip ederek hızlıca mobionay.com üyeliğinizi oluşturabilirsiniz. Destek Sistemimiz Güvenilir SMS Onay Hizmetleri Basit ara yüze sahip sitemiz üzerinden hızlı destek sistemimiz ile talep oluşturarak sormak istediğiniz soruları veya sorunlarınızı müşteri temsilcilerimiz aracılığı ile kolaylıkla halledebilirsiniz. Yapmak istediğiniz işlemleri yapmakta zorlanırsanız müşteri temsilcilerimiz her zaman sizlere yardımcı olacak ve izlemeniz gereken adımları sizlere sırasıyla anlatacaktır. Müşteri temsilcilerimiz, destek sistemimiz üzerinden oluşturacağınız her destek talebinize en hızlı şekilde cevap vererek sizi mağdur bir durumda asla bırakmayacaktır. Destek talebi oluşturmak için; mobionay.com sitesi üzerinden üyelik girişinizi yaparak sağ üst bölümde bulunan “Destek” butonuna tıklayın. Ardından açılan sayfada sağ tarafta bulunan “Destek Talebi Oluştur” butonuna tıklayın. “Destek Talebi Konusu” ve “Destek Talebi Mesajı” kutucuklarına soru ve sorunlarınızı yazarak gönderin. Müşteri temsilcilerimiz en hızlı şekilde sizlere geri dönüş sağlayarak, sizlerin memnuniyetini kazanmak için sizinle ilgilenecektir. Türkiye’nin en güvenilir SMS onay hizmetini veren mobionay.com olarak sizleri sitemize bekliyoruz. “Artık gına getiren o SMS bildirimlerine en uygun fiyatlarla son dedirtiyoruz.” sms onay trendyol sms onay numarası değiştirme free sms onay ziraat mobil sms onay kaldırma yemeksepeti sms onay ücretsiz sms onay kunduz sms onay kodu nedir türkiye sms onay sms onay kodu gelmiyor 90 sms onay ücretsiz türkiye sms onay bedava sms onay at sms onay alma sms onay api sms onay al sms onay apk sms onayı alma sms onayı alma ücretsiz sms onay satın al sms onay numara alma sms onay sitesi açma alfa sms onay almanya sms onay anında sms onay almanya sms onay ücretsiz amazon sms onay amerika sms onay avukat uyap sms onay kodu azure sms onay aşı onay sms sms onay bayi sms onay bankası sms onay beleş kullanıcı sms onayı beklemiyor sms onayı istemeyen bahis siteleri kullanıcı sms onayı bekleniyor ne demek bankalardan sms onay kodu gelmiyor banabi sms onay bedava sms onay türkiye binance tr sms onay kodu gelmiyor istenmeyen sms ve aramalarda iys onay süreci başladı ziraat bankası e onay açma sms banka onay sms gelmiyor ziraat bankası sms onay kodu gelmiyor ziraat mobil bankacılık sms onay kaldırma iş bankası sms onay kodu gelmiyor sms onay com sms onay co sms onay coinbase sms onay servisi.com coinbase sms onay sms onay.com sahibinden.com sms onay sms onay çal sms onay çelik sms onay çözüm sms onay çöp sms onay çorap sms-onay sms-onayim sms onay donanımhaber sms onay e devlet sms onayı e devlet sms onay iptali e devlet sms onay kodu ne demek trendyol sms onay numarası değiştirme nasıl yapılır digi sms onay kodu discord sms onay denizbank sms onay daha daha sms onay kunduz sms onay kodu ne demek e devlet sms onay kodu gelmiyor sms onay ekşi sms onay en ucuz sms onay siteleri ekşi sms onayı kaldırma e devlet e nabız sms onay kodu gelmiyor en ucuz sms onay en iyi sms onay siteleri e nabız sms onay kodu kaldırma en ucuz sms onay siteleri en ucuz sms onay sitesi en iyi sms onay e nabız sms onay kodu e-nabız sürekli sms onay kodu gelmiyor sms onay fake numara sms onay forum sms onay formu sms onayı fake numara sms onaylama free yemeksepeti sms onay forum tr sms onay free sms ile facebook onay kodu alma vodafone sms fatura onay findeks sms onay kodu gelmiyor fake sms onay free sms onay turkey fake no sms onay facebook sms onay kodu gelmiyor facebook sms onay fake numara sms onay facebook sms onay kodu nasıl alınır sms onay go sms onay getir sms onayı gelmeden alışveriş sorunu sms onayı gelmiyor sms onay servisi güvenilir mi sms onay hizmeti güvenilir mi ziraat sms onay gelmiyor trendyol sms onayı gelmiyor binance sms onayı gelmiyor getir sms onay gib sms onay kodu gelmiyor güvenilir sms onay getir sms onay kodu gelmiyor güvenli sms onay sitesi getir sms onay kodu geçici sms onay gmail sms onay getir türkiye sms onay sms onay hepsiburada sms onay hizmeti hopi sms onay halkbank sms onay hepsiburada sms onay sms onay ısorg sms onay ırak sms onay ısı sms onay ı gelmiyor sms onayı için telefon onay sms instagram sms onayı sms onay iptali sms onay için numara sms onay ininal sms onayı istemeyen alışveriş siteleri sms onayı için numara sms onayı için numara ücretsiz denizbank sms onayı iptal etme ziraat onay sms i gelmiyor instagram sms onay kodu gelmiyor interaktif vergi dairesi sms onay kodu gelmiyor instagram sms onay istanbul kart sms onay kodu gelmiyor ininal sms onay icq sms onay instagram sms onay ücretsiz iphone sms onay kodu gelmiyor sms onay jan sms onay jem sms onay jazz sms onay jaki sms onay jo onay smsleri gelmiyor telefon sms onaylama telefon sms onay sms onay kodu ücretsiz türkiye sms onay kaldırma sms onay kodu alma sms onay kodu bedava sms onay kodu free sms onay kodu otomatik kopyalama sms onay kupon kodu sms onay kodu sms onay kodu ücretsiz kunduz sms onay kodu gelmiyor kitapyurdu sms onay kodu gelmiyor ziraat sms onay kodu gelmiyor mebbis sms onay kodu gelmiyor trendyol sms onay kodu gelmiyor sms onay login onay.li sms iptal sms onay metni sms onay merkezi sms mobil onay vodafone sms onay mesajı gelmedi sms onay yasal mı mebbis sms onay kodu gelmiyor 2022 migros sms onay mobil sms onay mebbis sms onay kodu sms onay numara ücretsiz sms onay numara sms onay net sms onay nedir sms onay numara kiralama sms onay numaraları sms onay türkiye numarası sms onay türkiye numarası ücretsiz numara sms onay nttgame sms onay netflix sms onay sms onay org sms onay online sms onayı olmadan whatsapp sms onayı org sms onay kodu onay hizmeti okcupid sms onay online sms onay sms onay österreich sms onay ömer mobil sms onay sistemi sms onayi org türk sms onay sms onay panel sms onay papara sms onay pro sms onay programı papara sms onay kodu gelmiyor paypal sms onay paribu sms onay kodu gelmiyor php sms onay sistemi paycell sms onay papara sms onay akbank artı para onay sms sms onay paneli sms onay r10 sms onay scripti r10 sms onay siteleri r10 rus sms onay sitesi receive sms onay rus sms onay r10 sms onay sitesi tr sms onay r10 sms onay rusya sms onay sms onay servisi ücretsiz sms onay sistemi sms onay servisi ekşi sms onay scripti ücretsiz sms onay scripti warez sms onay site sms onay sitesi kurma sms onay sorgulama sms onay sitesi ekşi sms onayı sms onay yemeksepeti sms onay tr ücretsiz sms onay ucuz sms onay tr sms onay servisi sms onay şikayet sms onay servisi şikayet ziraat bankası sms onay şifresi gelmiyor sms onay türkiye sms onay tr kupon sms onay telegram sms onay tr şikayet sms onay telefon sms onay türk numarası sms onay türk sms onay trendyol trendyol sms onay turkcell sms onay kodu gelmiyor telegram sms onay tek kullanımlık sms onay sms onay uygulaması ucuz sms onay siteleri uyap sms onay kodu uyap sms onay kodu gelmiyor ucretsiz sms onay sitesi ucuz sms onay ucretsiz sms onay sms onay ücretsiz türkiye yemeksepeti sms onay ücretsiz whatsapp sms onay ücretsiz telegram sms onay ücretsiz ücretli sms onay ücretsiz sms onay servisi ücretsiz sms onay türkiye vakıfbank sms onay kodu gelmiyor vodafone facebook sms onay kodu gelmiyor vatandaş uyap sms onay kodu sms onay yazılımı sms onayı nasıl yapılır yabancı sms onay siteleri yk sms onay yandex sms onay yapı kredi akıllı sms onay yabancı numara sms onay sms onay zirve sms ziraat onay nedir ziraat sms onay kapatma ziraat sms onay kaldırma ziraat mobil sms onay gelmiyor ziraat bankası internet alışveriş sms onay ziraat bankası sms onay kaldırma ziraat bankası sms onay kapatma ziraat bankası sms onay ziraat e onay kapatma sms sms onay 1 tl sms onay scripti 2022 mebbis sms onay kodu gelmiyor 2021 sms onay 3g sms onay 320 sms onay 320 kbps sms onay 3340 sms onay 3404 telefona sms onay kodu gelmiyor sms onay 4g sms onay 4402 sms onay 4757 4 haneli sms numarası alma 4 haneli sms sorunu 4 haneli numaralara sms atamıyorum sms onay 5g sms onay 500 sms onay 50 5sim sms gelmiyor 5sim ekşi sms onay 600 sms onay 60 sms onay 64gb sms onay 60 seconds 7878 sms onay sms onay 8gb sms onay 800 sms onay 80 anında onay sms 8 kasım on numara sms onay 90 90 sms onay
Posted on 10:56 AM | Categories:

Wednesday, May 24, 2017

Log of Captain Kyle Wright~Creepy pasta hikayeleri

Log of Captain Kyle Wright

Kaptan Wright’ın Günlüğü
15 Temmuz 2012
Banaba Adası yakınları,Kiribati,Güney Pasifik

Güney Pasifikteki tek kişilik gezimin 34. günü.Pony* iyi gidiyor;mesafeyi ve zamanı göz önünde bulundurduğumuzda beni nispeten yol üstünde tuttuğunu söyleyebiliriz.Dün gece zorlu zamanlar geçirdim,su beni hoş karşılamadı.Dalgaların sallantısı yüzünden iyi uyuduğum söylenemez.Buna rağmen tüm sistemler iyi durumda ve çalışıyor.Kıyıdayken yelkenimi düzelttim,yerel bir delikanlı tamir etti.İngilizce bilmemesine rağmen paranın dilinden iyi anladığı söylenebilir.Erzakları stoklamayı başardım,bazı taze meyveler bularak turnayı gözünden vurdum.Viyana sosisi ve bayat ekmekle öğünlerimi geçirsem de bir dahaki limana kadar idare edebileceğimi düşünüyorum.Nereye gideceğime daha karar vermiş değilim,kuzeye Tarawa’ya veya doğuya devam edip Christmas’a ulaşabilirim.Her halükarda yoldayım.Bu tek kişilik zahmetli bir iş.Ama sağlığım yerinde ve dürüst olmak gerekirse zor olan fiziksel kısım değil.Yalnızlık gerçekten canımı yakıyor.Televizyon izleyebilmeyi özledim,hamburger yiyebilmeyi özledim ve en çok da karımı özledim.

18 Temmuz,2012
Bilinmiyor

Gecenin biri ve bir gıdım bile uyuyamıyorum.Deniz sütliman ama birkaç gündür kalitesiz uyku çekiyorum.Büyük bir fırtına beni hazırlıksız yakalayınca telefon bağlantımı kaybettim.Bu evle son görüşmemdi ve puff,alet suyun derinliklerini boyladı.O zamandan beri Julia’yla konuşmadım.Ama en azından ilerleyişimi GPS cihazından takip edebilir.Keşke ben de aynısını onun için yapabilseydim,jimnastik salonuna gidişini izleyebilmek,Tayler’ı parkta gezmeye çıkarmasını görmek isterdim.Evi hatırlatan ufacık bir şey için neyimi vermezdim?Deniz güzel bir hanımefendi,ama sadece bir hanımefendi.Onunla evli değilim.Bana zevk veriyor ama yine de eve dönüp karımı ve çocuğumu görmek istiyorum.Ama tanrım,ay ışığı altında denizin şu ihtişamına bak,sanki balo için süslenmiş bir kontes!Bu kadar güzel bir şey gördüğümü hatırlayamıyorum.Yıldızlar onun incileri,ay onun beyaz elbisesi.Kaç adamın ona aşık olduğunu görebiliyorum.Ama onun düzenini biliyorum,güzelden çirkine ani değişimini biliyorum.Ah,dalgaların tatlı hareketleri...Bir kadını oyuncak gibi gösteriyor,karmakarışıklığı en eksantrik kadının bile üstesinden geliyor.Onun derinini görebilmek isterdim,nasıl hissettiğini,nasıl tık tık ettiğini,onu aynı zamanda neyin bu kadar güzel ve ölümcül kılabildiğini.O zevk ve acının kaynağını görebilmek ve ellerimin arasına alabilmek isterdim.Aman aman, seyir defterimi çılgınlıklarla doldurdum.İyi bir uykuya ve karımı görmeye ihtiyacım var.

20 Temmuz  2012
Christmas Adası açıkları,Kiribati

Ana tekneyi tamir ettim,ama motordaki bükülmüş şaftı tamir edebilecek bir adam bile bulamadım.Engele takıldığımda kıyıya yakın olduğum için şükrediyorum.Biri beni bulana kadar günlerce ve istem dışı yüzmek zorunda kaldım.Sonunda başka biriyle ingilizce konuşabilmenin zevkine vardım,yerel bir motelde Riley adında bir adamla tanıştım.İçki için içeri daldım ve misafirperver bir şekilde beni karşıladı.Bir saat konuştuk.Batıdaki küçük bir adaya gidiyormuş.Bana ‘kıyametten’kaçtığını söyledi.Biraz çatlak olduğunu söyleyebiliriz.Evi hakkında haberler duymuş,California’daki birkaç kötü orman yangını hakkında.Umarım kuzeye de sıçramazlar.Mayistra yelkeni iyi durumda,GPS çalışıyor ve sonunda rotamı eve çevirdim.Sistemlerde hiçbir sorun yok,iskele sapasağlam,su sakin.

22 Temmuz,2012
Bilinmiyor

Dışarıda bir şeyler oluyor.Christmas’tan ayrıldıktan sonra GPS cihazım çalışmayı kesti,bu nedenle geri döndüm.Ama hasar almış görünmüyordu;sadece uyduyla bağlantı kuramıyordu.Bir saat boyunca sadece ‘ARANIYOR’ yazısı verdi.Sinirlendim ve geri döndüm,yeni bir tane alma umudu ile Christmas’a yol almaya başladım.Ama ada göz önüne gelir gelmez askeri bir devriye teknesiyle karşılaştım.Bu bir Amerikan teknesiydi.Ama içinde Amerikanlar değil yerliler vardı,silah kuşanmışlardı.Bu silahlar haberlerde teröristlerde gördüklerinizden değil, orduda gördüklerinizdendi.Bir şey olmuştu.
Ve adiler gaz maskeleri takıyordu,koca gözlü maskelerle uzaylılara benziyorlardı.Silahlarını bana doğrulttular,lazer nişanlar alnımda geziniyordu.Hiçbiri bir kelime etmedi.Ellerimi yukarı kaldırıp silahsızlığımı ispatladım.Tek kişilik bir gezideydim,tanrı aşkına.Tahta bacaklı ve göz bantlı lanet bir korsan değildim.Bir süre sonra bir ses çatırdadı.’’Yaklaşma,geri dön.’’ dedi ağır bir aksanla.Bu kadardı,silahlar kıpırdamadı.Hala alnımı nişanlamışlardı.Bir GPS için canımdan olacak değildim,bu nedenle hızla geri döndüm.Arkama dahi bakmadım ve bir saat sonraya kadar olan şeyler hakkında düşünmedim.Neden bir Amerikan teknesindeydiler?Neden silahlıydılar?Ve neden gaz maskeleri takıyorlardı?
Ardından işler gerçekten tuhaflaştı.Sonraki sabah doğuya yöneldim,iyi zaman kazanmıştım.Gece-gündüz dinlemeden,o adilerle arama mesafe koymak için hareket ediyordum.Güneş hayret vericiydi.’’Bu çok güzel,aşırı güzel.Bir şeyler yanlış’’diye düşünmeden edemiyordum.Huzursuzluk üzerime çöktü ve bir pelerin gibi asılı kaldı.Christmas’taki olaylar hakkında düşünmemeye çalıştım.Sakinleştikçe bu karşılaşmanın detaylarının uyuşmadığını fark ettim.Bir şeyler oluyordu,ve bu kötüydü,bunu anlayabiliyordum.
 Ardından gemiyi gördüm,ve aklımı başka hiçbir şeye odaklayamadım.Bir duman bulutunun içindeydi,başta tüm görebildiğim buydu.Sadece ufuktaki bir leke.Keşke bunu ufak bir ada yangınına veya o tür bir şeye yorsaydım,ama bir şeyler beni çekiyordu.Başımın etrafında dönen soru işaretleri yerine odaklanacağım yeni bir şeyler vermişti bu bana.Bu nedenle yönümü değiştirdim ve leke büyüdükçe büyüdü.Dumanlar havaya kalkıyordu,ve o uğursuz his hiç eksik olmuyordu.Dehşet,evet bu dehşetti.Denizdeyken ironik bir şekilde en korktuğunuz şey ateş oluyordu.Her taraf suydu,ama susuzluktan ölebilirdiniz.Bu da öyleydi işte.Her taraf suydu ama hiçbiri ateşleri söndüremiyordu.Yıkılmakta olan iskeledeki kömürleşmiş bir dizi kemikseniz ateşler daha da artıyordu.Bu dehşet önceki olayları unutmama yetti.Karşılaşacağım ölüme kendimi hazırlamam gerekiyordu,sudaki bir ateş her zaman ölüm demekti çünkü.
Görüş mesafesine geldiğimde bunun bir balıkçı teknesi olduğunu gördüm.Ateş balık ağlarından başlamış tırmandıkça tırmanıyordu.Merkezi direk tamamen yıkılmıştı.Güverte adeta bir fırına dönmüştü.Dürbünümden baktım ve güvertede kıvranan bedenleri görünce dehşete düştüm,karanlık gölgeler büyümekte olan cehennemin arasında kayboluyordu.Ve sonunda radyomdan sesler duydum.Tekne pruvası bana dönmüş şekilde duruyordu ve kaptanın odasını görebiliyordum.Statik bir radyo dalgası telsizimden geldi,yerel bir balıkçı korkuyla bağırıyordu.Kelimeleri anlayamıyordum,fakat sesindeki umutsuzluğu hissedebiliyordum.Sözcükler olmasa da bıraktıkları izlenim evrenseldir.Bağıran her kimse onun korktuğunu anlayabiliyordum.
Kaptanın kamarasını taradım ve içeride bir adam gördüm.Radyodan bağırırken kollarını bana doğru sallıyordu.Cevap vermek için mikrofona uzanmıştım ki ikinci tuhaf şey yaşandı.
Güverteden iki adam koşarak geldi,ikisi de alevler içindeydi.Sırtlarından ve kollarından alevler parlıyordu,filmlerdeki dublörlere benziyorlardı.Öfkeyle kamaranın kapısına vurmaya başladılar.Radyodaki ses yeni bir tonda çığlık atmaya başladı.Vücudumu titreten anlaşılmaz bir çeşit laflar sıralıyordu.Dua ediyordu,evet dua ediyordu.Onu kurtarabilmem için dua ediyordu.
Ama ben sadece izledim.Ağzım açık bir şekilde yanan adamların kapıyı kırıp içeri dalmasını izledim.Radyo sustu ve artık tek duyabildiğim motorumun sesiydi.Korkuyla yanan adamların kaptanın üzerine çullanmasını ardından üçünün de görünüşten kaybolmasını izledim.Camlarımdan sadece büyüyen alevlerin dalgaları görülebiliyordu.
Dürbünü bıraktım ve şiddetle başımı salladım.Şimdi bir hayal gibi geliyor,tüm bu şeyler.Sanırım yüksek sesle küfür etmiştim,belki hiçbir şey dememiştim,belki de bunların hepsi kafamda olup bitiyordu.Ama hatırladığım şey dümeni döndürmem ve tekneme sıkıca tutunmam oldu.Sonunda arkaya bakma cesaretini gösterdim ve tekrardan bir duman sütunuyla karşılaştım.Bir saat sonra bu leke uçsuz bucaksız denizde kaybolmuştu.
Dışarıda bir şeyler oluyordu,kötü bir şeyler.Önce silahlar ve şimdi şu lanet tekne.Onlar yanıyordu! Şerefsizlerin ateşler içinde olduğunu kafamdan çıkaramıyordum.
Sadece eve dönmek istiyordum.Sadece karıma seslenip mutfaktan gelişini görmek ve kendimi onun kollarına bırakmak istiyorum.Onu görmek istiyorum,karımı istiyorum.
12 Temmuz,2012
Bilinmiyor

Tekneyi gördüğümden beri bildirebileceğim pek bir şey yok.Sadece açık deniz.Ama çok düşündüm.Geçen haftalarda silahlar ve tekneler aklımdan neredeyse tamamen silinmişti.Sanki birer hatıra gibiydiler,onları tekrar hatırlamak istediğimde sisin içinde kayboluyordular.Bunun için tıbbi bir terim olmalı değil mi?Belki şok belki başka bir şey.Belki de yeteri kadar akıllı olduğumdan zihnim bu hatıraları yapmam gereken göreve odaklanmam için itekliyordur.Görevim ise bu lanet okyanustan bir an önce kurtulmak. Başta bu yolculuğa çıkma nedenimi bilmiyordum.Aileme ve dostlarıma aklımı toparlamak için olduğunu söylemiştim.Fakat toparlanmak yerine kafam daha çok karıştı.Evin düşünceleri ile karıştı,karımın geceden geceye yatağımızda yalnız uyuması düşüncesi ile karıştı,kanat çıkarıp ona uçma hayallerim ile karıştı.
Neden onu cezalandırmıştım?Neden kendimi cezalandırmıştım?

Hala tam nerede olduğumu öğrenemiyorum.GPS onu her açtığımda ‘ARANIYOR’ diye yanmaya devam ediyor.Sekstanttan hiç anlamamıştım,buna rağmen teknede bir tane vardı.Bu lanet şeyi kullanacağım hiç aklıma gelmemişti,teknolojiye bu yüzden sahiptik.Bu nedenle orada duruyor ve bana nerede olduğumu bildiğini fısıldıyor,tek yapmam gereken ona doğru soruyu sormak.Ama yapamıyorum,denedim.Haritadaki kaba bir yolu takip etti.Yani nereye gittiğime dair son derece genel bir düşüncem var.Hawaii’yi geçtiğime eminim,ama ayın sonuna kadar Amerikan sahillerine varacağımı biliyorum.Su doğaüstü bir şekilde sakin.Ve gündoğumları da aynı şekilde enteresan.Bazı günler kan kırmızısı,suya yansıyor,gökyüzünü ve denizi boyuyor.Bu zamanlarda teknem sanki bir kan denizini arşınlıyormuş gibi duruyor.Başta rahatsız edici olsa da güzelliğini sonradan anladım.
Bu günceyi bir süreliğine ihmal ettim,ama bunu her kaydedişimde üzerimdeki yük hafifliyor.Denizi seyretmek veya rüzgarı okumaktan başka yapabilecek bir şeylerimin olması güzel.Erzaklarım şimdilik iyi durumda.Meyveler bozuldu fakat konserveler bir ay daha dayanabilir.Gövde iyi durumda,ana sancak ve donanımlarım dayanıyor,hala eve ilerliyorum.

29 Temmuz,2012
Oregon açıkları

Kara!Lanet olası kara! Aman tanrım,Oregon’un çam ağaçlarını göreceğime hiç bu kadar sevineceğimi düşünmemiştim!Nihayet be,nihayet yuvam.Tanrım sana şükürler olsun.
Önce dün gördüm,ufukta belli belirsizdi.Kıyıya ulaşmak için çok uzaktım,bu nedenle geceyi çapalayarak geçirdim.GPS’siz gecede ilerlemek demek kaza demekti.Bu noktada sağlıklı düşünebildiğim için çok mutluyum.
Yaklaştıkça tanıdığım birkaç yeri hemen fark ettim.Eve yarım günden az bir sürede varacağım.Bu gece son konserve bezelyemi yiyeceğim.Yiyecek sandığımdan az dayandı,ve içtiğim su ise damıtılmış deniz suyu.Ama bu karımı göreceğim anlamına geliyorsa varsın aç kalayım.
Eve gireceğim ve adını haykıracağım,onun mutfaktan gelişini göreceğim.Onu kollarımın arasına alacağım ve ayrılmasına izin vermeyeceğim ta ki o güzel kokusunu alana kadar.
Ellerim heyecandan titriyor.Sonunda karımı görebileceğim.Onu tekrar göreceğim.

30 Temmuz,2012
Oregon

Burada bir şey olmuş,kötü bir şey.

Burnt Hill’deki yat iskelesine çapaladım,üç ay önce ayrıldığım yere.Ama burası hatırladığım gibi değil.İskelenin çoğu aynı,hala tahtalar ve dubalar yerli yerinde.Ama liman ayrılışıma tezat çok daha sade.Elimde değil,fakat silahlı adamları ve yanan tekneyi düşünüyorum.Çoktan unuttuğum dehşet hissi geri döndü.Ben okyanustayken bir şey olmuştu,çok kötü bir şey.
Son girdimde o kadar heyecanlıydım,o kadar umutluydum ki.Ona şimdi bakmak bir rüyada olduğumu düşündürüyor.Dünkü duygularım gitti,yerini karnımdaki bir hisse bıraktı.
Gerginlik?Evet.Korku?Evet.Bulantı?Belki.Sanki yumruk büyüklüğünde bir taş battıkça batıyor.Aklım karışık,gördüklerimi hala silemiyorum.O bedenleri…
Limana girdiğimde derhal buruk bir duman ve başka bir şeyin kokusu ile karşılaştım,buna rağmen ne olduğuna parmak basamadım.Her tarafımı korku sardı.İlk düşüncelerim yangındı ve karımın yüzü bir anda kafamda belirdi.Paranoya,evim hala yanıyor muydu?Tüm şehir mi bu haldeydi?O iyi miydi?Limana çıktığımda bir balıkçı teknesinin sağlamasına gittiğini gördüm,yanan güverteden duman yükseliyordu.Daha önce karşılaştığım tekne gözlerimin önünde belirdi.Ana liman ve şehir çam ağaçları nedeniyle hala görülemiyordu.Ama yat limanına yanaştığımda kimsenin orada olmadığını gördüm,çoğunlukla dolu ve kalabalık liman boştu.Üç tekne vardı,ikisi yanıp sönüyordu.Aklım çalışmaya devam ediyordu,soru üzerine soru soruyordu ve hiçbirine cevap bulamıyordu.Yanık kokusu hala yerindeydi,ama tanımlayamadığım ikinci koku bunun yerini alıyordu.Tekneme bir şeyin çarptığını duydum.Yıkılmış teknelerin parçalarını görmeyi bekleyerek suya baktım.Ama çok daha kötüsüyle karşılaştım:cansız bir bedenin gözleri ile.Kalbim çarpmaya başladı ve ikinci kokunun ne olduğunu anladım,ölümdü.Çürümüş bedenlerin kokusuydu.Sağıma bakınca daha çoğunu gördüm,bazıları ters bazıları düz bazıları da parçalanmıştı.

Her yerdeydiler.

Kustum,tam dümene.Bacaklarım titrerken safra,göstergeleri örtüyordu.İşte o zaman aklımı hepten yitirdim.Limana yanaştığımı hatırlayamıyorum.Çapayı attığımı az biraz anımsıyorum.Hislerim benim tek izahım.Aklımı tekrar kontrole aldığımda oturuyordum.Terliydim ve midemdeki taş beni aşağı çekiyordu.Sorular sürü halindeydi.Neden herkes ölmüştü?Bunu kim,ne yapmıştı?Burada ne olmuştu?
Sonra karımı hatırladım.Çılgınca üste çıktım.Hissiyatım geri dönünce durdum.Ağır solumalarım ve suyun rıhtıma vuran sesi dışında bir ses duymadığımı fark ettim.Bir şey,bilmiyorum ama bir şey silahımı almama neden oldu.Ve onu aldığımda başka bir şey de durup bunları yazmamı söyledi.Eğer ayrılırsam buraya asla dönemeyeceğim hissi,azap belki de.Bir şeyler yazma hissi,sadece aklımda kararlaştırma için değil de bir elveda için.Ne olursa olsun karımı bulacağım.

31 Temmuz,2012
Oregon açıkları

Neden yeri ve tarihi yazdığımı bilmiyorum.Artık ne yapacağımı bilmiyorum,her şey birbirine girdi.
Bazı cevaplar buldum.
Hepsi ölmemişti,insanlar.Bir şekilde ölü değildiler.Ölü görünüyorlardı,ölü kokuyorlardı ama hareket ediyorlardı,beni kovalıyorlardı.Bazılarının organları yoktu bazılarının derileri ayrılmıştı.Konuşmuyorlardı,sadece kovalıyorlardı.
Karımı buldum.
Sanırım şimdi gerçekten de ölü.Yürüyenlerden değil.Onu vurdum,beş kere.Ve kafasından vurana kadar da durmadı.
Sonunda ağlamayı kestim,dün gece sanırım.Gerçekten kafam karışık.
Beni kovaladılar,beni yemeye çalıştılar.Eve geldiğimde suratımı ısırmaya çalıştı.
Eve geldim ve adını haykırdım,mutfaktan gelişin gördüm.Onu gördüm,suratının bir kısmı yoktu,bağırdı ve bana koştu.Suratımı ısırmaya çalıştı.
Sonra onu vurdum.Ama o,o değildi.Ölüydü,güzelim yüzünün parçaları eksikti.Onu vurdum,beş kere.Kafasından vurana kadar da durmadı.
Sonra kaçtım.Ve dahası geldi,gerçekten ölü olmayan ölüler beni kovaladılar,çığlık attılar.Bazılarının organları yoktu,bazılarının derileri ayrılmıştı.
Sonunda tekneme ulaştım.Tekrar açık denize yöneldim.Bu okyanusa açıldım.Her şey karışık.
Mermi kutusunu kaybettim.Ama silahta hala bir tane var. Bir saatimi şarjörü açıp çevirmekle geçirdim,sonra kapadım.Mermi hiç tepede durmuyordu.Onu oraya koyacak gücü kendimde  de bulamıyordum.Bu yüzden şarjörü çevirip durdum.Sonunda tepede durdu.Ben bunları yazarken silah masada bana bakıyor.
Güneş yükseliyor,yine kızıl.Önceki o gündoğumları gibi.İzlemek için güverteye çıkacağım.Okyanusu izleyeceğim,maviden kızıla dönüşünü izleyeceğim,sudan kana dönüşünü izleyeceğim.
Benimkini de eklemenin çok da bir şey değiştirmeyeceğini düşünüyorum.

Ç.N: Üzgünüm,iki haftadır siteyi ihmal ettim.Sınavlarım nedeniyle çeviri yapmaya vakit bulamadım,ama yakın zaman içinde birkaç CP daha paylaşmayı düşünüyorum.
Posted on 1:36 PM | Categories:

The Cave-1 | Creepy pasta hikayeleri

Bir Gün

Uzun, dar ve karanlık. Nefes alamıyorum. Burası neresi bilmiyorum. Neden burda olduğumu da bilmiyorum. Ve, en önemlisi kim olduğumu da. Beynim bu cümleleri kurmak istemiyor. Delireceğim. Tırnaklarımı kemiriyorum. Dizlerim yara içinde, en azından öyle sanıyorum. Nemli. Bazen arkamdan çığlık sesleri geliyor; ya da gelmiyor. Sadece hayal ürünü. Soğuk ve nemli. Üşüyorum. Soğuk. Soğuk. Soğuk. Bunları istemsizce yazıyorum. Ama biri bulursa yaşadıklarımı anlayabilir. Bir umut. Bu defteri ellerimle yokladığım bir kayanın altında buldum. Kaya. Mağarada olmalıyım. Ve bir kalem. Hiçbir ışık yok. Yazım için üzgün değilim. Karman çorman belki... Ama bunu yazmalıyım.  Tarih.. Yok Sadece bir gün. Zaman kavramı benim için geçerli değil. Nedense her gün bir tabak yemek oluyor. Ben uyuduğumda. Uyumamayı denedim, inan ki boşuna. Yemeği yemezsem ise bir hayvan getiriliyor. Yılan... Yılan olmalı. Isırıyor her yerimi. Ama şimdi uyumam gerek. Bilincim kapanı

Bir Gün


Terli ve pistim. Yazdıkça delirmemi, aklımı kaybetmeyi, bilincimin kapanmasını önlüyordum sanki. Düşünmeliyim. Düşünmeliyim. Düşünmeliyim. Burası bir mağaraysa yemek nereden geliyor? İşkence. Burası yapay bir mağara? Belki. Veya mağara görünümünde işkence odası. İşkence. Bana yapılan şey bu. Çığlıklar kesilmiyor. İşkence odası. Burası bir işkence odası ve yalnız değilim! Yalnız değilim. Yalnızlık. Uyandığımda kesikler vardı üzerimde. Her gün bir kesik daha.

Bir Gün

Ölmeyi dilerdim. Ama ölemiyorum.Bugün çığlıklar kesildi. Sessizlik hakim etrafa. Bugün uyuduğum sırada kolumda iğne buldum. Bilincimi kapatmaya çalışıyorlar. Sessizlik çok kötü. Yolunda olmayan şeyler var. Her ne kadar işler yolunda olmasa da...

Bir gün

Bugün ışıkalr yandı. Işığa alışmam uzun sürdü. Gözlerim karanlığa alışmıştı. Önümde ayna vardı. Gözlerimin altı mosmordu, mavi gözlerim içine çökmüştü. Sarı uzun saçlarım vardı. Yağlanmış ve çok iğrenç gözüküyordu. Tırnaklarımı kemiriyordum. Tırnaklarım çökmüş, derim ortaya çıkmıştı. İğrençtim. Vücudumda türlü türlü morluklar vardı. Bazı yerlerde kanamış yerler kabuk tutmuştu. Bacağımda ve kollarımda kesikler vardı. Eğer tümüyle özetlersek ölmüşte dirilmiş gibi görünen bir kızdım. Eğer burda olmasaydım 20'li yaşlarının tadını çıkaran mutlu bir kadın olabilirdim...

Kendimi bilmiyorum belki bir dakika belki saatlerce izlemiştim.Aklıma etrafa bakmak daha sonra gelmişti. Mağara değildi. Düşündüğüm gibi mağara görünümlü bir odaydı. zemin yosunlu, nemli ve kaygan kayalardan oluşuyordu. Duvarlar da kayadandı. Ama elbette ki bunları biri özellikle yerleştirmişti. Bana yemek gelen yere baktım. O tarafta minik bir kapı vardı. Sanırım oradan koyuyorlardı.

Daha sonra beyaz önlüklü bir adam geldi. Yüzünü mavi bir bezle örtmüştü. Beni çekti. Beyaz bir hastahane odasına benzeyen yere getirdi. Sedyeye yatırdı. Karşı koyamıyordum. Bana tecavüz etti. Bunları yazarken kendimden iğreniyorum... Yazmayacağım. Daha sonra odama gönderildim. Ve defterin önceki sayfalarına baktım. Yazılar vardı. Burda, benden önce yaşamış bir kadın vardı! Ve.. Ve okuduklarım kadarıyla biliyorum ki o benim annemdi.

Ç.N: Diğer bölümde ise annesinin yazdıkları olacak.
Posted on 1:31 PM | Categories:

A Little Gift ~ creepy pasta hikayeleri

Ayinin ayrıntılarını anlatmaya başlamadan önce,işe yarayabilmesi için özel bir ruh halinde olmanız gerektiğini açıklamalıyım.Eminim pek çoğunuz neden bahsettiğimi anlamış olsa bile psikolojiyi en iyi biçimde açıklayabilecek kişi değilim.Bu bir çeşit sarsıntı,sabit boşlukta hissetme.Ölme arzusunun olmamasına rağmen,hayatın fazla uzun gelmesi ve ‘başka bir seçeneği ‘denemek istemenin hissi.Eğer ayini yapma girişiminde bulunacaksan böyle hissetmen çok önemli.


Çünkü ‘başka bir seçenek’ tam olarak sana vereceğimiz şey.


Detayları aşağıdaki gibidir.Bunu olabildiğince basitleştirdim,ve çağdaşlarımın çoğunlukla eklediği şifreli saçmalıkları çıkardım,ama bunun zorluğunu takdir etmelisin.Biz sizin gibi sabitliklerle yaşamıyoruz.Biz, semboller ve bunların anlamlarıyla yaşıyoruz.Ekmek bizi beslemiyor,ama ekmeğin fikri gerçekten de güzel bir yemek olabiliyor.Yine de,bu kadar konuşma yeter.Bunu duymak istesen de,açıklayamam.


Bunun için özür dilerim,ama Birleşik Krallık’ın bir sakini değilseniz biraz yolculuk yapmanız gerekecek.Yeni dünya, eskileri kadar ilgimizi çekmiyor,ve bu eski bir hastane ya da yarım yamalak bir ev bulmak kadar kolay olmayacak.Suffolk’a yolculuk edeceksin,ve Southwold,Aldeburgh,Dunwich ve Walbersick yollarının kesişiminde ‘’Kraliçe’nin Başı’’ adlı bir birahane bulacaksın.Bunlar tarihte sıkça adı geçen yerler,gerçi tarih kitaplarında görmemişsindir.Bir şekilde buraya geldiğinde,mekanı akşam 11’le 1 arasında ziyaret et,ve içeri girmeden önce barı iyice gözlemle.Kesişimleri bulmak kolay,dört farklı bölgede bulunan dört farklı köy,gerçi yeni yapılan yollar bunu pek yansıtamayabilir.Yanına bir pusula al.Her köye doğru 10 adım at,sonra da ilk konumuna doğru 10 adım,ardından ‘’Bu yolları pek çok defa gördüm.’’diye ilan et.


Söyledikten sonra bara gir,tıpkı benim zamanımdaki gibi görünebilir,ki bu seni biraz şoka uğratabilir.Endişelenme.O noktada geri dönüp ayrılabilirsin,istersen tabi. Hayatına geri dön ve bilgisayar başından güvenli bir şekilde bu hikayeleri oku.Ancak bu davranış biçimine devam etmekte kararlıysan bara yaklaş ve de: ‘’bir bardak Malefik.’’Barmen sana bir bardak kırmızı şarap verecek,ve ücret almayacak.Şimdi iç onu,artık olmak istediğin yerin yolunun yarısını tamamladın,iyi.


Bittiğinde,yeteri kadar kaldığını ve ayrılman gerektiğini söylecek.Dediğini yap,onun benim yakın bir dostum olmasının yanı sıra yaşlı bir kargayla evlenmiş kindar ve kavga için bahane arayan biri olduğu için de dediğini yap.Ayrıldığında kocaman kara bir at göreceksin.Bin ona,artık o senin.Benden sana ufak bir hediye,şu ana kadarki görevleri tamamladığın için sana olan minnettarlığımın göstergesi.Umarım şarap seni biraz ısıtmıştır,ne de olsa uzun bir yolun var.
Hangi yöne gideceğin önemli değil,hiçbir zaman önemli olmamıştı.Yollar şimdi eski olmalı,inanılmayacak kadar hem de.Ve yoğun bir sis izleri kapatacak.İlerle ve yoldan çıkma.O,sislerden seni durdurmak için bir bekçi gönderebilir,yine de devam et.Hatta yavaşlaman için yalvaran, sevdiğin birini dahi.Bu bir hile.Onun durdurmak istediği aslında benim.


Sis geçecek,ve yolun bittiğini göreceksin.Sonsuz derinlikte bir geçitle karşılaşacaksın,içine bakma.Yaygın inanışın aksine,geri bakmayacak,sadece seni görevinden alıkoyabilir.Ve ikimiz de bunun olmasını istemeyiz,değil mi?Devam etmek için tek bir şey daha yapman gerekecek.Atı uçurumdan aşağı sür,ve geçitten aşağı düş.Bunun kolay olmayacağını söylemiştim.Endişelenme,bu canlandırıcı bir düşüş,çoğunlukla.Testinin önümüzdeki birkaç dakikası hakkında konuşmayacağım.Bu uygunsuz olur.


Pek çoğu buraya kadar gelemiyor.Bir anda uğrunda yaşayacakları çok fazla şey olduğuna karar veriyorlar.Ne şaka ama.Sanki korkaklık ve sefalet birer şeref madalyası.Ancak,bunun için yeterli cesarete sahipsen önünde son bir görev var.En zoru.Sana görünecek.Onu daha önce gördüm,bahsetmek istediğimden daha çok hem de,ve biliyorum sonraki kısım kolay olmayacak.Onu reddetmelisin.Sana sevdiklerini gösterecek,çoktan ölmüş olanları,sana onlarla beraber olma şansını sunacak.Onu reddetmelisin.Sana mutluluk ve acılardan arınmayı sunacak.Onu reddetmelisin.Sonunda,sana dostluğunu ve saygısını sunacak.REDDET ONU.ONUN SÖZLERİ YANLIŞ,VE ONDAN YARDIM GÖRMEYECEKSİN.


Sonunda,ayrılacak.İyi.Ve yalnız kalacağız.Hediyene gelecek olursak? Tüm çabalarının ödülü?Benim gibi bir varlık için sorun değil.Sana alnından dokunacağım,bir kere.Ve gördüğün en rahat yatakta uyanacaksın.Bu noktadan itibaren dayanılmaz bir etkinin tesiri altında olacaksın,hiçbir hastalık sana rahatsızlık vermeyecek.Hiçbir yara sana zarar vermeyecek,Ve hiçbir yargı seni idare edemeyecek.Evlatlarımdan biri olacaksın,ve anlaştığım diğerlerini alınlarındaki kara lekeden tanıyacaksın.
Tek bir bit yeniği mi?Yok,ben onun gibi değilim,ben cezalandırmalarla uğraşmam.Ben çocuklarımı ödüllendiririm.
Posted on 1:26 PM | Categories:

Wednesday, June 10, 2015

Eyeless jack'in Hikayesi

Creepypasta hikayeleri türkçe

Eyeless Jack

#3

Selam,benim adım Mitch.Size yaşadığım bir şeyi anlatmak için burdayım.Bunun paranormal ya da insanların olağanüstü şeyleri tanımlamak için kullandığı saçma şeylerden olup olmadığını bilmiyorum,ama o şey beni ziyaret ettiğinden beri,o paranormal saçmalığına inanıyorum.

Erkek kardeşim Edwin'in evine taşındıktan bir hafta sonra,evim başkaları tarafından alındığından,eşyalarımı kutulardan çıkardım.Birbirimizi 10 yıldır görmediğimizden Edwin onun evine taşındığım için mutluydu,ben de heyecanlanmıştım.Taşındıktan hemen sonra uyuya kaldım.Geçen 1 haftada,sabah saat 1'e karşı dışarıdan gelen hışırtılar duydum.Rakun falan olduğunu düşündüğümden umursamadım ve uyumaya çalıştım.Ertesi sabah Edwin'e bundan bahsettim,o da duymuştu.

1 hafta sonra pencerenin açıldığını ve bir gümbürtü sesi duyar gibi oldum,sanki bir şey odama girmiş gibi.Aniden doğruldum ve odama bakındım,ama hiçbir şey görmedim.Sonraki sabah Edwin beni gördüğünde elindeki kahve bardağını düşürdü.Yakında bulunan bir aynayı bana doğru tuttu ve kendimi gördüm,sol yanağımda büyük bir kesik vardı.

Acil bir şekilde hastaneye gittikten sonra,doktor uyurgezer olabileceğimi söyledi,ama ondan sonra bana kanımı donduran bir şey gösterdi.Tişörtümü kaldırdı ve böbreklerimin olduğu yerdeki dikilmiş kesikleri gösterdi.Gözlerimi iyice açarak onun gözlerine baktım. "Dün gece bir şekilde sol böbreğini kaybetmişsin.Nasıl olduğunu bilmiyoruz.Üzgünüm,Mitch." dedi.

Sonraki gece benim kırılma noktamdı.Gece yarısına yakın uyandığımda,korkunç bir şey gördüm.Siyah kapüşonlu,ağız ve burun delikleri olmayan mavi maskeli bir yaratıkla yüz yüzeydim.Beni en çok korkutan şey ise gözlerinin olmamasıydı.Sadece siyah,boş delikler.Ve bu deliklerden akan siyah bir madde vardı.Yanımdaki rafta duran kamerayı aldım ve hemen bir resim çektim.Çektiğim resimden sonra,yaratık bana saldırdı ve akciğerlerime ulaşmak için göğsümü pençelemeye çalıştı.Yüzünü tekmeleyerek onu durdurdum.Odamdan çıkarken cüzdanımı aldım.Paraya ihtiyacım olacaktı.Kardeşimin evinden çıkarak geceye adım attım.Sonunda kendimi yine Edwin'in evinin yanındaki ağaçlıkta buldum ve bir taşa takıldım.

Düştüğümde bilincimi kaybettim ve hastanede uyandım.Doktor odama girdi.Daha önce beni muayene eden doktorla aynı kişiydi. "Sana iyi ve kötü haberlerim var Mitch." diye başladı "İyi haber sadece küçük sıyrıkların var ve ailen seni almak için geliyor." Rahatlamış bir şekilde nefes verdim "Kötü haber ise erkek kardeşin bir...şey tarafından öldürüldü.Üzgünüm."

Ailem eşyalarımı almam için beni Edwin'in evine geri götürdü.Odama girerken korkuyordum,ancak sakinleştim.Kameramı aldım ve bir anda donup kaldım.Odama gelen koridorda  Edwin'in cesedini gördüm,ve yanında duran küçük bir şeyi. O küçük şeyi aldım ve arabaya bindim,Edwin'in cesedinden bahsetmedim.Yerden aldığım küçük şeye baktım ve neredeyse kusuyordum.Elimde yarısı yenmiş böbreğimi tutuyordum ve üzerinde siyah bir madde vardı...




creepypasta türkçe çeviri , eyeless jack

Monday, June 8, 2015

Ticci Toby HİKAYEsi

CREEPYPASTA TÜRKÇE ÇEVİRİLİ HİKAYELER #2

TİCCİ TOBY


Eve giden yol uzadıkça uzuyordu. Aracın önünden sonsuza kadar uzuyordu.
Uzun ağaçlardan yansıyan ışık pencerede rastgele desenler bırakıp oynaşıyordu, arada bir mide bulandırıcı bir şekilde gözlerinde parlıyordu. 
Çevresi yolun etrafında orman oluşturan koyu yeşil ağaçlarla doluydu. Tek ses yolun aşağısına doğru inen arabanın motoruydu. Ses sakindi ve huzurlu bir his veriyordu
Gezinti hoş bir şey gibi dursa da, iki yolcu için de gezintiyi "Hoş" yapacak her şey eksikti. 
Direksiyonun ardındaki orta yaşlı kadının cilt rengine uyan kısa,kahverengi,temiz saçları vardı. Yeşil V yaka bir tişört ve mavi kot pantolon giyiyordu. Pırlanta işlemeli küpeleri kesilmiş saçlarının arkasından görünüyordu. Üstüyle uyumlu koyu yeşil gözleri vardı ve ışık onları daha da ön plana çıkarıyordu. Görünüşünde belirli bir ayrıntı yoktu. Televizyonda görebileceğiniz herhangi bir 'normal anne' gibi görünüyordu, ama bir şey onu diğer annelerden ayırıyordu ve bu şey gözlerinin altındaki koyu renkli torbalardı.

Hep gülümseyen birine benzese de yüz ifadesi karanlık ve hüzünlüydü.
Arada bir burnunu çekiyordu.Bazen de dikiz aynasından arka koltukta kollarını göğsüne sıkıca sarıp kambur bir şekilde oturan, başını soğuk cama yaslamış oğluna bakıyordu.

Çocuk normal bir görünüşten yoksundu, onda bir sorun olduğunu herkes açıkça görebilirdi. Karışık kahverengi saçları her yöne doğru dağılmıştı, ve onun solgun, neredeyse gri cildi parlayan ışıkla açığa çıkıyordu. Annesinin gözlerinin aksine onunkiler koyu renkteydi. Beyaz bir tişört ve ona hastaneden verilen bol pantolondan giyiyordu. Önceden giydiği kıyafetler parçalanmış ve kan içindeydi, artık 'giyilebilir' değillerdi. Yüzünün sağ tarafı yarılmış kaşıyla beraber bir kaç kesikle doluydu. Kırık cama çarptığında yaralanan sağ kolu omzuna kadar bandajla sarılmıştı.

Yaraları hiçbir şey hissetmese de acı verici görünüyordu. Asla bir şey hissedemezdi. Bu sadece kendisi olmasının getirdiği bir şeydi. Büyürken yüzleşmek zorunda kaldığı zorluklar, acıya karşı hissiz bırakan nadir bir hastalıkla beraber artıyordu. Daha önce canının yandığını hissetmemişti. Kolunu kaybedip hiçbir şey hissetmeyebilirdi. Ve karşı karşıya kaldığı başka bir bozukluk da ilkokulda ona kısa sürede bir sürü lakap takılmasına ve derslerini evde almasına neden olan, kontrolsüzce tikleyip seğirmesine neden olan Tourette Sendromu'ydu. Elinde olmadan boynunu çatırdatıyordu ve bazen seğiriyordu. Çocuklar onunla dalga geçiyor ve abartılmış seğirme hareketleri yapıp gülerek ona Ticci-Toby diyorlardı. Her şey kötüleşmeye başladığında evde eğitime geçmişti. Bütün çocukların onunla dalga geçtiği veya rahatsız ettiği ortak bir öğrenme alanında olmak onun için çok zordu.

Toby ifadesiz bir şekilde pencereden bakıyordu, yüzünde tasvir edilebilecek herhangi bir ifade yoktu ve birkaç dakikada bir omzu, kolu,veya bacağı seğiriyordu. Arabanın lastiklerinin vurduğu her bir çıkıntı midesini alt üst ediyordu.
Çocuğun ismi Toby Rogers'dı. Ve Toby'nin hatırlayabildiği son şey, arabanın çarpma anıydı. 
Bu düşündüğü tek şeydi. Bayılmadan önce hatırladığı her şeyi tekrar tekrar başa sarıp duruyordu. Ablasının şansı yokken, Toby şanslı olan kişiydi. Kardeşi aklına gelince, gözlerinin yaşarmasına engel olamadı. Arabanın ön tarafı ezilirken ablasının çığlığı yarıda kesilmişti. Toby gözlerini açmadan önce her yer karanlıktı, gözlerini açtığında ablasının bedenini görmüştü. Alnı cam parçaları ile delinmiş, kalça ve bacakları direksiyonun şiddeti altında ezilmiş, karnı sonradan açılan hava yastığı ile içeri çökmüştü. 
Bu,çok sevdiği ablasını son görüşüydü.

Eve giden yol sonsuzluğa uzamaya devam ediyordu. Sebebi annesinin kaza yerini görmekten kaçınmak istemesiydi.
Etraf tanıdık bir yer haline gelmeye başladığında, ikisi de arabadan inip evlerine adım atmaya hazırdı.
Bulundukları yer yan yana antika evlerin dizildiği eski bir mahalleydi. Araba beyaz pencere kenarlıkları olan küçük, mavi bir evin önüne yanaştı.
İkisi de evin önüne park edilmiş eski aracı ve araç yolunda duran tanıdık kişiyi fark etmişlerdi. Toby babasını gördüğünde içinde otomatik olarak yükselen öfke ve hüsranı hissetti. Yanlarında olmayan babasını.Annesi motoru kapayıp kocasıyla yüzleşmeye hazırlanmadan önce aracı araba yoluna sokup adamın yanına park etti. Toby araba kapısını açmak için uzanan annesine sessizce "O neden burda?" dedi. Annesi titrek sesini gizlemeye çalışarak monoton bir ses tonuyla "O senin baban Toby, burda, çünkü seni görmek istiyor." dedi. Toby gözlerini kısıp pencereden dışarı baktı "Yine de Lyra'yı ölmeden önce görmek için hastaneye kadar gelemedi."
"Çünkü o gece sarhoştu balım, süremezdi."
"Tabi, ne zaman değil ki." 
Annesinden önce kapıyı açtı ve araba yoluna doğru sendeledi. Sert bir ifade ile bakışlarını ayaklarına indirmeden önce babasının bakışları ile karşılaştı.
Annesi arabadan çıktı ve arabanın etrafında yürümeden kocasının gözlerine baktı.
Babası karısından kucaklama bekleyerek kollarını açtı. ama annesi yürüyerek yanından geçti ve Toby'yi eve sokmak için ellerini onun omzuna koydu.
Kocası kulak tırmalayıcı bir ses ile "Connie" diye başladı "Eve hoşgeldin sarılması yok ha?" 
Kocasının saçma sözlerini duymamazlıktan geldi ve kolunun altında oğluyla beraber yanından geçip gitti. Babası onları takip etti "Hey, o 16 yaşında ve kendi yürüyebilir."
Connie kapıyı açıp içeri girmeden önce ona düşmanca baktı "O 17 yaşında." 
"Toby, neden odana gidip biraz dinlenmiyorsun? Yemek hazır olunca ben seni çağırırım-" 
Toby sarkastik bir şekilde "Hayır,ben 16 yaşındayım ve kendim yürüyebilirim" diyerek babasına baktı. Ardından merdivenlerden çıkıp odasına girdi ve kapıyı sertçe çarptı.
Küçük odasında fazla bir şey yoktu. Sadece küçük bir yatak, bir dolap, pencere ve eskiden aile oldukları zamana ait aile fotoğrafları. Babası alkoliğin tekine dönüp ailenin geri kalanına şiddette bulunmadan öncesine.

Toby babasının annesiyle tartıştığı zamanı hatırladı, saçını tutup onu zemine doğru eğmişti. Ve Lyra onları ayırmaya çalıştığında, onu itmişti ve kafası tezgahın kenarına çarpmıştı. Toby annesi ve ablasına yaptıkları yüzünden onu asla affedemezdi. Asla.
Toby babası onu ne kadar döverse dövsün umursamazdı, ne de olsa hissedemiyordu, umursadığı tek şey önem verdiği iki insana bilerek zarar vermesiydi.
Ve hastanede beklerken, kardeşi son nefesini verirken, aceleyle oraya gelmeyen tek kişi babasıydı.
Toby pencerenin önünde durdu ve sokağa baktı. Göz ucuyla bir şeyler gördüğüne yemin edebilirdi, ama bunun aldığı ilaç yüzünden olduğunu düşündü. 
Yemek zamanı geldiğinde annesi onu çağırdı, Toby merdivenlerden aşağı indi ve tereddüt ederek babasının karşısına,annesi ve boş sandalyenin ortasındaki yere oturdu.
Anne ve babası yemeklerini yerken sessizlik vardı, ama Toby yemeyi reddetti. Bunun yerine ifadesiz bir şekilde babasını izledi.
Annesi babasına attığı bakışı yakaladı ve onu dirseği ile dürttü.Göz ucuyla ona baktı ve sonra dokunulmamış yemeğine döndü.

Toby yatağına yattı, örtüyü kafasına kadar çekti ve pencereye baktı. Yorulmuştu ama uyuyabilmesine imkan yoktu. Uyuyamazdı, düşünecek çok şey vardı. Annesinin sözlerini dinleyip babasını affetmek ya da kin tutup affetmemek konusunda ikileme düşmüştü.
Kapının gıcırdayarak açıldığını duydu ve annesi içeri girip yatağına oturdu. Ona ulaştı ve Toby'nin ona dönük olan sırtını ovaladı.
Usulca konuştu "Biliyorum zor bir durum Toby, inan bana, anlıyorum. Ama sana söz veriyorum her şey düzelecek."
Toby masum,titrek sesi ile "Ne zaman gidecek?" diye sordu. Connie bakışlarını ayağına indirdi "Bilmiyorum balım, sadece bir süreliğine kalıyor." diye cevap verdi.
Toby cevap vermedi. Yaralı kolunu göğsüne yakın tutarak duvara bakmaya devam etti.
Bir kaç dakikalık sessizlikten sonra,annesi derin bir nefes aldı, eğilip yanağını öptü ve odadan çıkmak için kapıya yürüdü. Kapıyı kaparken "İyi geceler." dedi.

Saatler yavaşça geçiyordu, ve Toby dönüp durmayı bırakamamıştı. Hayal gücünün çalışmasına izin verdiği her an tekerlerin gıcırdamasını, ablasının çığlığını duyuyor ve kontrolsüz bir şekilde sarsılıyordu. Sırt üstü yatarak üstündeki örtüleri attı, yastığını yüzüne çekti ve ağladı. Dışarı verdiği her nefeste göğsünün inip kalktığını hissediyordu. Kendi acınası sızlanmalarını duyuyordu. Yastığı yüzüne bastırmasaydı çığlık atıyor olurdu. Bir kaç saniye sonra yastığı yüzünden attı ve kalktı, eğilip sert bir şekilde nefes alırken kafasını tuttu, gözyaşları yüzünden aşağı akıyordu. İçinde tutmaya çalıştı,ama titreyerek otururken sızlanmayı kesemedi. 

Havayı iyice içine çekti, ardından sakinleşmek için derin nefesler alırken pencereye gidip dışarı baktı. Gözlerini ovuşturdu ve sokağın karşısındaki çam ağacı grubuna baktı. Bir anda durdu, ve gözleri sokak lambasının altında duran bir şeye odaklandı. Kulaklarında bir çınlama duydu ve uzağa bakamadı. Bu figür sokak lambasından 60 cm kadar kısaydı, kolları iki yanından sarkıyordu ve olmayan gözleri ile ona bakıyordu. Hiçbir özelliği yoktu. Gözler, ağız, burun yoktu. Yine de Toby'nin hipnotize olmuş bakışlarını kendinde tutuyor, onun içine işliyordu. Kulaklarındaki çınlama sesi her saniye artıyordu ve sonra her şey karadı. 

Ertesi sabah Toby yatağında uyandı. Değişik hissetti. Hiç de yorgun değildi, ve bilinci tamamen yerine geldiğinde, uyanık bir şekilde yatmış gibi geldi. Kafasından hiçbir düşünce geçmiyordu. Yavaşça ayağa kalktı ve duvara doğru sendeledi, doğrulduğunda başının döndüğünü hissetti. Kapıya ilerledi ve aşağı indi. Anne ve babası masada oturuyorlardı, babası tezgahın üstünde duran televizyona bakıyordu, annesi de elindeki gazeteyi okuyordu. Toby'nin arkasından geldiğini hissedince bakışlarını hemen ona çevirdi.
Annesi tereddüt ederek gülümsedi "Günaydın uykulu kafa, uzun süredir uyuyorsun." 
Toby yavaşça saate baktı, 12:30'u gösteriyordu.
"Sana kahvaltı hazırladım ama soğudu, seni uyandıracaktım, ama uykuya ihtiyacın olduğunu düşündüm." Oğlu ona cevap vermeyince neşeli ifadesi endişeye dönüştü "Sen iyi misin?"
Toby tökezleyerek babasının yanına oturdu. Bir boşluk hissediyordu, hareketlerini kontrol edemiyordu. Yaptığı her şeyi görüyordu, ama yaptığı şeyler beyninde kalmıyordu. Babasının koluna uzandı, ama eline bir tokat yemişti. Babası aniden ona döndü ve sandalyesini ayağıyla itti "Bana dokunma çocuk!" diye bağırdı.
Annesi ayağa kalktı "Tamam sakin ol! Bu ihtiyacımız olan son şey!" 

Günler geçti, ve her şey olduğu gibi kalmaya devam etti. Connie zamanının çoğunu evi temizleyerek ,ve onun kaba eşi de emir vererek geçirdi. Kazadan öncesiyle aynıydı. 
Toby odasından hiç çıkmadı. Yatağında oturup, titriyordu. Zihni merak ediyordu, ama düşünceleri hatırlayamayacağı kadar hızlı bir şekilde değişiyordu. Kafese konulmuş bir hayvan gibi küçük odasında dönüp duruyor, pencereden bakıyordu. Sağlıksız kısır döngü devam ediyordu. 

Connie hala kocası tarafından itilip kakılıyordu, fazla pasifti, Toby hala odasındaydı.
İkinci kez düşünemeden önce, ellerini kemirmeye başlıyordu, derisini yoluyordu. Kanayıncaya kadar onları çiğniyordu. Yine aynı hareketleri yaparken annesi odaya girdiğinde, korkmuş bir şekilde tepki verdi. Onu hızlıca aşağı indirdi ve ilk yardım malzemelerini bulup ellerini sardı. Onun yanından ayrılmayacağını söyledi.



Kendini o kadar izole etmişti ki artık başkalarının yanında olmaktan nefret ediyordu. Hafızasında da aksaklıklar oluşmaya başlamıştı. Dakikaların, saatlerin, günlerin ve haftaların anılarını unutmaya başlıyordu. Konuşulan konuyla alakasız,mantıksız şeyler söylüyordu. Bulaşıkları yıkarken lavaboda köpek balıkları görüyordu, yastığından cırcır böceklerinin seslerini duyuyordu, odasının penceresinden hayaletler görüyordu. Bütün bu mantıksız şeyler onu bir danışmanın odasına götürmüştü. Annesi ruhsal sağlığı açısından endişeliydi, ve hissettikleri ile ilgili bir profesyonelle konuşmasının iyi olacağını düşünüyordu.


Connie Toby'nin elini tutarak onu binaya soktu. Bir masanın önüne getirdi ve diğer taraftaki bir kadınla konuşmaya başladı.
Kadın "Bayan Rogers?" diye sordu.
Connie başını salladı "Evet benim.Buraya doktor Oliver'ı görmek için Toby Rogers ile birlikte geldik."
"Evet, burdan buyurun." 
Kadın ayağa kalktı ve uzun bir koridorda onlara rehberlik etti. Toby kadının topuklu ayakkabılarının sert,tahta zeminde çıkardığı sesi dinleyerek duvardaki çerçevelenmiş resimlere baktı. Kadın, içinde bir masa ve 2 sandalye bulunan bir odanın kapısını açtı. "Bir kaç dakika burda otursun, doktoru getirmeye gideceğim." Gülümsedi ve kapıyı açık tuttu.
Toby içeri girdi ve oturdu. Kapı arkalarından yavaşça kapanırken kadına ve annesine baktı. Etrafını inceledi ve sıkıca bandajlanmış elini kaldırıp ısırarak açmaya çalıştı. Ama işi, kapı açılıp içeri siyah-beyaz noktalı elbisesi olan, sarı saçlı bir kadın girince bölünmüştü. Elinde tutturmalı dosya ve kalem vardı. Gülümseyerek "Toby?" diye sordu.
Toby ona bakıp başını salladı.
"Tanıştığımıza memnun oldum Toby, ben Doktor Oliver." elini ona doğru uzattı ama bandajları fark edince tereddüt ederek geri çekti. "Ah," boğazını temizleyip masanın karşısındaki sandalyeye oturmadan önce gülümsedi.
"Şimdi sana bir kaç soru soracağım, mümkün olduğunca dürüst bir şekilde cevapla, tamam mı?"
Toby başını yavaşça salladı ve bandajlanmış ellerini kucağında tuttu.
"Kaç yaşındasın Toby?"
Sessizce cevapladı "17"
Kadın bunu dosyaya tutturduğu kağıda yazdı.
"Tam adın nedir?"
"Toby Erin Rogers"
"Doğum günün ne zaman?" 
"Nisan'ın 28'i"
"En yakın akrabaların?"
"Annem,babam ve..." durakladı, "a-ablam."
"Ablana ne olduğunu duydum canım...gerçekten üzgünüm." Yüz ifadesi üzüntülü, acır bir ifadeye döndü.
Tobby başını salladı.
"Kaza hakkında bir şeyler hatırlıyor musun Toby?" Toby bakışlarını ondan kaçırdı. Zihni bir süreliğine boşlukta kaldı. Kucağına baktı, ve hafif bir çınlama sesi duydu. Gözleri iyice açıldı ve donakaldı.
Danışman "Toby?" dedi.
"Toby dinliyor musun?"
Toby omzuna kadar inen bir ürperti hissetti ve tekrar dondu, yavaşça kapıdaki küçük pencereye baktı,  onu gördü. Karanlık, yüzsüz figür, ona bakıyordu. Ona bakakaldı, çınlama sesi danışmanın bağırması araya girinceye kadar arttı.
"Toby!" diye bağırdı.
Toby sıçradı ve sandalyenin kenarından düşüp köşeye doğru gitti.
Doktor Oliver ayağa kalktı, dosyasını göğsünde tutuyordu. Gözlerinde şaşkın bir ifade vardı.
Toby onun gözlerine baktı, seğirtirken nefesi kesiliyordu.

O gece Toby yatağında yatıyordu. Tavana odaklanmış bakışları dalgındı. Koridordan gelen ayak seslerini duyduğunda uyuyakalmak üzereydi. doğrulup kapıya baktı, kapı sonuna kadar açıktı. Işık yoktu, her yer penceresinden gelen mavimsi ay ışığı ile aydınlanmıştı. Ayağa kalktı ve yavaşça kapıya yürüdü, ardından sonuna kadar açık olan kapı aniden yüzüne kapandı. Yutkundu ve geriye düştü. Yere çarptığında kesilen nefesi yüzünden derin nefesler alıyordu, gözleri iyice açılmıştı. 

Tekrar ayağa kalkmadan önce bir kaç saniye bekledi.  Bandajlı eliyle kapı kolunu tuttu ve açtı. Karanlık koridora baktı ve parmak uçlarında yürüyerek odadan dışarı çıktı. Aşağı inerken koridorun sonundaki pencereden gelen ay ışığı karanlığı aydınlatıyordu. Etrafındaki ayak seslerini duyabiliyordu, küçük ayaklardan gelen sessiz adımlara hafif bir kıkırdama sesi eşlik ediyordu. Küçük bir çocuğun kıkırdayarak koşmasına benziyordu. Koridor hatırladığından daha uzundu. Sonsuz görünüyordu... Hastaneden eve gelen yol gibi. Önündeki kapının gıcırdadığını duydu.
 Titrek bir ses ile seslendi "Anne?" 

Aniden arkasından bir kapı çarptı ve yerinde sıçrayarak arkasına döndü. Arkasından gelen ürkütücü bir inilti duydu,kulağına gaklama sesi gibi gelmişti. Dönebildiği kadar hızlı bir şekilde döndü ve ölü olan ablasıyla yüz yüze geldi. Gözleri beyaz, cildi solgundu. Çenesinden deri parçası ve kaslar sarkıyordu, alnından fırlayan cam parçaları vardı, sarı saçları  her zamanki gibi at kuyruğuydu, kanla kaplanmış gri tişörtünü ve şortunu giyiyordu. Bacakları olmaması gereken bir şekilde bükülmüştü. Boğuk bir ses çıkarak Toby'nin yüzünden sadece bir kaç santim ötede duruyordu.

Toby bağırdı ve geriye düştü. "AHH!" geriye doğru emeklemeye başladı, ablasıyla kurduğu göz temasını bırakamıyordu. Boş, ölü gözler. Sırtı bir yere değinceye kadar geri gitti.
Bir saniyeliğine durdu. Kendi nefesi ve ağlaması dışında hiçbir ses yoktu. Yavaşça yukarı baktı ve arkasında duran yüzü olmayan uzun adamla karşılaştı. Onun ardında da yaşları 3 ile 10 arasında değişen ve gözlerinden siyah sıvılar akan çocuklar vardı.
Toby çığlık attı ve kalkabildiği kadar hızlı bir şekilde kalktı ancak ayak bileğine dolanan koyu-siyah dokunaçlara takılmıştı. Karın üstü düştü ve ciğerlerindeki bütün hava boşaldı. Çığlık atmaya çalıştı ama sesini çıkaramadı. Her şey kararmadan önce hırıltılı bir şekilde nefes aldı.

Toby bir sıçrama ile uyandı. Çığlık atarak doğruldu, nefessiz kalmıştı. Bandajlı elini göğsüne koydu. Sadece bir rüyaydı...sadece rüya. Yatağına yattı ve yan döndü. Derin derin nefes alırken üstünden ağır bir yük kalkmış gibi hissediyordu. Ayağa kalktı ve pencereye yürüdü. Hiçbir şey görmedi. Orda hiç kimse şey yoktu. Ne hayalet,ne de bir figür. Hiçbir şey.
Kapıdan babasının öksürme sesini duydu.Kapısı kapalıydı.
Oraya doğru yürüdü ve açtı. Bir kez daha koridora baktı. Aşağı indi ve mutfağa girdi, babasını oturma odasında sigara içerken gördü.

Toby bir kaç saniye bekledi ve göğsünde yanan bir şey hissetti.
Derin,kaynayan bir öfke onu esir aldı. Zihnindeki hayali sesleri duydu.
"Yap şunu,yap şunu,yap şunu," diye bağırdılar. Arkasını döndü ve kollarını tuttu. Hastaneden eve geldiğinden beri geçen haftaların aksine bu kez kendini kontrol edebildiğini hissetti. Sesler araya girmeden önce düşüncelerinin kafasında kaldığını fark etti. "Öldür onu, o yanında değildi, yanında değildi,öldür onu,öldür onu," sesler devam etti. Toby titredi. Hayır. Hayır öyle bir şey yapmayacaktı. Ne, deliriyor muydu? Hayır. Kimseyi öldürmeyecekti. Yapamazdı. Babasından nefret ediyordu, ama öldürecek kadar değil.

Bu kadardı. Zihni tekrar boşluğa düşmeden önceki son düşünceleri bunlardı. Kafasındaki seslerin etkisi çok fazlaydı. Sessizce babasının arkasından yürüdü. Tezgahta duran bıçaklığa ulaştı ve en büyük bıçağı eline aldı. Sıkıca kavradı. Göğsünde yükselen bir duygu hissetti. Kıs kıs güldü "Heh... heheh… hehehehehe! HAHAHAHA!" o kadar çok güldü ki nefes alamaz hale geldi. Babası hayvansı bir güç onu yere itmeden önce arkasını dönmüştü. "Ne!" Elinde mutfak bıçağını tutan çocuğa baktı. "Toby ne yapıyorsun?!" doğrulmaya başladı ve kendini savunmak için kollarını önüne tuttu ama daha fark etmeden Toby onun üstüne binmişti. Boynunu tutmak için ellerini uzatmıştı, ama babası bileğini tutarak onu durdurdu. "Dur! Çık üstümden seni küçük pislik!" diye bağırdı ve diğer eliyle Toby'nin omzuna bir yumruk savurdu, ama onu durduramadı. Toby'nin gözlerindeki bakışlar aklı başında birin bakışları değildi. Sanki bir şeytan onu kontrol ediyormuş gibi görünüyordu.

Bağırdı ve bıçağı babasının göğsüne saplamak üzere kaldırdı ama babası tekrar bileğini tuttu. Onu üstünden itmeye çalıştı, ama Toby doğrudan yüzüne sert bir tekme indirdi. Babası geri çekildi ve tokat atmak için kolunu geriye çekti, ama Toby ayağa kalktı ve bıçağı omzuna sapladı. Baba yüksek bir sesle bağırdı ve bıçağı çıkarmaya çalıştı, ama yapamadan, Toby suratına bir yumruk savurdu. Yumruklarını kafasına geçirmeye başladı, gülüyor ve hırıldıyordu. Boynunu çıtlattı ve bıçağı tutup babasının omzundan çıkardı. Daha sonra bıçağı göğsünün derinliklerine ve defalarca kez karnına sapladı. Kan dışarı fışkırıp her yere sıçrıyordu. Babasının bedeni hareketsiz kalıncaya kadar durmadı. Bıçağı yanına attı ve öksürüp kesik nefesler alan bedenin üstüne eğildi. Ezilmiş yüzüne baktı ve bir çığlık sessizliği bozana kadar seğirerek izledi. Annesi bir kaç adım ötede durmuş, ağzını kapamıştı, göz yaşları yüzünden aşağı süzülüyordu.

"Toby!" diye bağırdı "Bunu neden yaptın?!" Ağlıyordu "N-Neden!"
Toby ayağa kalktı ve babasının kanlı cesedinden uzaklaşmaya başladı. Mutfağa geri gitti. Elindeki bandajlara baktı, kan içindeydiler. Evden çıkıp koşmadan önce son bir kez annesine baktı. Garaja koştu ve elini kontrol paneline vurdu, kapıyı açma düğmesine bastı.

Dışarı çıkmadan önce içi vida ve paslanmış raptiyelerle dolu kavanozların bulunduğu masanın üst tarafındaki iki baltayı gördü. Bir tanesi yeniydi, turuncu sapı ve parlak demiri vardı. Diğeri eski, tahta saplıydı,körelmişti. İkisini de aldı ve masaya baktı. Bir kutu kibriti ve masanın altında kırmızı kutudaki benzini gördü. İki baltayı da tek eline aldı ve garajdan çıkmadan önce kibrit ve benzini aldı.

Daha sonra araba yolundan aşağı koşup sokağa çıktı. Odasının camından görünen sokak lambasına yaklaşırken polis araçlarının uzaktan gelen siren seslerini duydu. Arkasını döndü, kırmızı-mavi ışıklı araçlar sokaktan geçti. Toby bir kaç saniyeliğine durdu, ardından benzin kutusunun kapağını açtı ve onu sokağın her bir yanına saçarak koştu, sonra da ağaçların arasında daldı. Dipte kalan benzini de döktükten sonra cebinden kibritleri çıkardı. Bir tanesini kutuya sürttü ve hemen yere attı. Attığı anda alevler etrafında patladı. Ateş ağaçlara, etrafındaki çalılara sıçradı. Ne olduğunu anlamadan etrafı ateş ile çevrilmişti. Ormana doğru gerilerken polis arabalarının siluetleri alevlerin ardından görünüyordu. Etrafına baktı ama görüşü bulanıktı, kalbi hızlıca çarpıyordu, bir süreliğine gözlerini kapadı. Bu kadardı. Son gelmişti.

Toby omzunda bir el hissetti. Gözlerini açtı ve omzundaki uzun kemikli, büyük beyaz eli gördü. Kolu takip etti ve onun uzun, karanlık figüre ait olduğunu gördü. Siyah bir takım elbisesi vardı, ve yüzü tamamen boştu. Toby'nin küçük bedeni önünde yükseliyordu, ona bakıyordu. Arkasından dokunaçlar çıktı. Ve Toby'nin bakış açısı bulanıklaştı, etrafını kulaklarındaki çınlama sarmıştı. Her şey karardı.
Bu kadardı. Son gelmişti. Toby Rogers böyle ölmüştü.



Bir kaç hafta sonra Connie kız kardeşinin mutfağında oturuyordu. Kardeşi, Lori yanında oturmuş kahve içiyordu.
3 hafta kadar önce, Connie kocasını ve oğlunu kaybetmişti, ve ondan bir kaç hafta önce de kızı bir kazada ölmüştü. O zamandan beri kız kardeşinin evinde kalıyordu. Onu meşgul tutan polisler, olayı yeni bitirmişlerdi, ve olay 2 hafta önce açıklanmıştı. Dünyanın odağı daha yeni olaylara kaymıştı bile.
Lori televizyondan haber kanalını açtı. Sunucu yeni bir haber başlığını tanıtıyordu.
"Yeni haberlerimiz var! Dün gece 4 kişinin cinayete kurban gittiği bildirildi. Henüz  bir şüpheli yok, kurbanlar gecenin geç saatlerinde ormana giren orta okullu çocuklardı. Çocuklar dövülmüş ve ölene kadar bıçaklanmıştı. İnceleme ekipleri olay yerinde bir cinayet aleti buldu. Görebileceğiniz gibi bu eski körelmiş bir balta." Ekrandaki resim değişti ve yerine olay yerinde bırakılan baltanın görüntüleri geldi. " Ekipler potansiyel bir şüphelinin adını belirttiler, Toby Rogers, bir kaç hafta önce babasını ölümüne bıçaklayıp  kaçışını ormanı ve sokağı ateşe vererek gizlemeye çalışan 17 yaşındaki çocuk. Herkes çocuğun yangında öldüğünü düşünse de inceleme ekipleri bedeni bulunmadığı için onun hala hayatta olmasından şüpheleniyorlar"


Ç.N:
İşte benim Toby'im ^_^ Bu arada o gerçekten ölmedi,
Slenderman'in Proxy'si, yani vekili olmuş durumda. Kaynaklardan aldığım bilgilere göre Slenderman onun hafızasını silmiş ve yardımcısı yapmış. İşte bu yüzden o çok özel >o< 
Ve sanırım hikayenin gerisi de var ama internetin her bir köşesinden silinmiş o_O
creepypasta türkçe hikaye , ticci toby hikayesi